Kıskançlık duygu mu hastalık mı?




    Çiftlerin en büyük sorunlarından biri olan kıskançlık bir duygu durumu mu yoksa hastalık mı? Aldatmaların hızla arttığı ve kolaylaştığı günümüzde tek eşlilik masal olmaya mı başlıyor acaba? Gittikçe yalnızlaşan insan zorlaşan hayat koşullarında avuntuyu kaçamaklarda mı arıyor?

     Güven sarsılmaya başladığı anda kıskançlık ortaya çıkabileceği gibi ortada ciddi bir uyarıcı yani rakip yokken de çıkabiliyor. Bu durumla baş etmek kıskanılan taraf için çok zor olduğu gibi kıskanan tarafın hayatını kabusa çevirebiliyor hatta cinnete kadar gidebiliyor.
     Evrim teorisine göre kıskançlık normal bir duygu. Altta yatan neden kaybetme korkusu. Kadın koruyucusu olan erkeği kaybetmek istemiyor. Modern psikolojiye göre ise kıskananın özgüven eksikliğinden ortaya çıkan bir duygu. Burada ayırım uyarıcı olup olmamasına göre yapılıyor: ortada bir rakip,eşle ilgili bir insandan kaynaklanan kıskançlık pozitif olarak adlandırılabiliyor. Ortada bir tehdit unsuru yokken tamamen hayal ürünü senaryolarla ve sanrılarla hareket edip eşini yakalamaya çalışan insanın kıskançlığı ise negatif. Bu negatif kıskançlığa sahip kişilerle iletişim kurmak eşler için güç çünkü ne olursa olsun haklı olduklarına inanıyorlar ve dedektif gibi delil aramaya başlıyorlar.
Aşırı kıskançlık evlilikleri tehdit ediyor
        Aşırı kıskançlığa sahip insanlar evliliği sürdülemez hale getirmeye başlıyorlar. Eşinin kapıyı bile açmasına izin vermeyen erkekler,eşini sürekli iş yerinden arayıp orda olup olmadığını kontrol eden kadınlar diğer eş için hayatı çekilmez hale getirmeye başlıyorlar. Yok yere suçlanan ve kontrol altında tutulmaya çalışılan kişi karşı taraftan soğumaya ve uzaklaşmaya başlıyor. Bu uzaklaşmayla zaten korku yaşayan kişi uyguladığı psikolojik şiddetin dozunu daha da artırıyor.
       Bu negatif kıskançlığın tedavi edilmesi gerekiyor. Araştırmalar bu tutumların geçmişle sıkı ilişkileri olduğunu gösteriyor. Küçükken babası tarafından terk edilen kız büyüyünce eşinin de kendisini terk etmesinden korkuyor ve bilinçaltı bu baskıcı tavrın doğmasına neden oluyor. Eşinin gideceğinden endişelenen kadın herkesi rakip ve tehdit olarak algılıyor. Bu kıskançlık her zaman başka bir kadına da yönelmiyor erkeğin yakın bir arkadaşı,ailesinden bir fert hatta işi bile olabiliyor.
     Daha önceki ilişkilerinde aldatılan erkek aynı şeyi yaşama endişesiyle güven sorunu yaşayabiliyor. Eşini sadık kalması için mutlaka kontrol altında tutmak gerektiğine inanıyor ve özgürlüğünü kabul edilemez şekilde kısıtlamaya başlıyor, kadın arkadaşlarıyla bile görüşemiyor çünkü erkek o süre içinde başka biriyle buluşabileceği gibi şüpheler taşıyor.  Erkeğin babası eşine yönelik aşırı kıskançlık taşıdıysa erkek bunu örnekleyebiliyor.
      Buna benzer sorunlar yaşıyorsanız eşinizin ya da partnerinizin kıskançlığı kabul edilebilir bir sebebe dayanıyorsa onunla iletişim kurmaya çalışın. Onu ne kadar çok sevdiğinizi ve sizin de onun kaybetmek istemediğinizi anlatmaya çalışın. Rakip olarak gördüğü kişiyi değil onu sevdiğinizi anlamasına yardımcı olun. Diğer türden bir kıskançlıkla karşı karşıyaysanız, partnerinizi ya da eşinizi psikolojik destek almaya ikna edin.  Hastalığı ilerleyeceğinden ve kişilik bozukluğuna yol açacağından  tadavi edilmesi şarttır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder