Geleceğin meslekleri

       Dünya hızla değişiyor özellikle teknolojideki gelişmeler bazı sektörlerin daralmasına bazılarının daha da önem kazanmasına neden oluyor. İhtiyaçlara ve değişimlere bağlı olarak bazı meslekler sahip olduğu önemi kaybediyor ve yeni meslekler öne çıkıyor. Meslek seçerken kişisel yeteneklerimizi göz önünde tutmamız ne kadar önemliyse bu gelişmelerle ilgili  bir öngörüde bulunmamız da o kadar önemli. Meslek seçiminde üniversite bitirildiğinde kazanılan ünvan-tıp mezuniyetinde doktorluk  gibi-gittikçe tercihlerde anahtar rol oynamaya başlıyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde işletme fakültelerine talepte azalma olması  bekleniyor.Bunun gibi çok mezun veren alanlar riskli olarak görülmeye başlıyor.

Kelebek gibi yaşamak..


     
     Kelebeklerin bir günlük ömürleri insanlara  hüzünlü gelir.. Kozadan çıkmak için verilen mücadele dünyada bir gün içindir.. Düşünün dünyada bir gün..Bir güne neler sığdırılabilir acaba, uçmayı öğrenmek, çiçekleri keşfetmek, etrafı tanımak. O kısa ömür o kadar değerlidir ki kelebek öldürmek uğursuzluk sayılmıştır.

     Bize de verilen ortalama 65 yıllık koca bir ömür. Neler sığdırırız biz bu koskaca ömre? Bebeklik, çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık.. Her biri birbirinden değerli benzersiz  anılar.. Aile,sevgi,arkadaşlık,dostluk,eğitim,iş,aşk,evlilik,çocuklar,hastalıklar.. Süre ne olursa olsun her canlı için en büyük gerçek doğum ve ölüm galiba. Biz ölümü yadsıdığımızdan hep yaşama odaklanırız. Hayatımızı en iyiye ulaşmak için hırslara adarız.

Evlilik-Tapu devir teslim töreni mi?


      

       Filmlerdeki mutlu son sahnesidir evlilik... Çift türlü zorlukla başetmiş ama sonunda kazanmış,evlenmiştir. Biz de bir son gibi düşünürüz evliliği oysa son değil yeni ve zor bir başlangıçtır. Biriyle hayatı paylaşmak,yeni bir aileye dahil olmak,ev bütçesiyle başetmek ve bekarlıktaki bütün özgürlüklere veda etmek çok zor bir iştir.
Biriyle aynı evde yaşamaya başladığınızda onu ne kadar az tanıdığınızı farkedersiniz önce,ufak gibi görünen şeylerin huzurunuzu kaçırmak için yetmesine şaşırırsınız. Flörtün bekarlıkta kaldığını anlamakla hayal kırıklıkları artar. O güzel ve çekici kadın gitmiş yerine maskesi ve gecelikleriyle ortalıkta dolaşan biri gelmiştir, erkek flört dönemindeki kibarlıkları bir yana bırakmış,göbeğini kaşıyarak televizyonla anlaşılmaz bir bağ kurmuştur. Bize ne oldu diye düşünen kadın üzülürken,erkek kadının ona rahat vermediğini düşünür.Neden her şey evlenince birdenbire değişir?

Sbs-Ygs annesi değilim-Berk'in annesiyim..


         
        Keşke çocuk olsak deriz, o günlere dönsek, sabahtan akşama sokaklarda oynasak ve annemizin seslenmesiyle vaktin bittiğini anlasak.. Bir uçurtmada hayallerimizi uçursak, eve dizlerimiz yara içinde ama mutlu dönsek, düz duvarlara tırmansak, küçücük bedenimizin ötesinde umutla ve heyecanla dolu kocaman bir kalbimiz olsa...

          Bugünün çocukları ileride çocuk olsak keşke diyecekler mi  hiç sanmıyorum. Sokaklarda oynayamadı onlar, komşuların sarkıttığı sepete ekmek koyamadılar, eve ter içinde gelip annenin hazırladığı ekmek arası peyniri kapıp arkadaşlarının yanına dönemediler,bisikleti de yaz tatillerinde gördüler şanslılarsa.. Onların çok çalışması lazımdı çoook..

Kosgeb-Temel Girişimcilik Eğitimleri


      Uzun zamandır Kosgeb'in girişimcilik kurslarını takip ediyorum. Biliyorsunuz kosgeb girişimci desteğinden yararlanmak için bu kurslara katılmak gerekiyor. Kursa katılanlar daha sonra kosgeb desteklerinden (kuruluş desteği,ekipman desteği vs.) yararlanabiliyor. Kosgeb'in sitesinden eğitim çizelgesine arada göz atıyor,bana yakın bir yerde kurs açıldığında başvurmak için bekliyordum.

     Geçen ay başvurumu yaptım; başvuru sırasında fazla talep olduğunu, öğrencileri iki üç gruba ayırıp,yeni bir zaman çizelgesi hazırlayabileceklerini söylediler. Üzerinden fazla zaman geçmeden Kosgeb'den bir mail aldım, mailde öğrenciler, hangi grupta olacakları, eğitimin içeriğiyle ilgili bilgiler vardı. Gerçekten çok sevindim, bir kaç ay sonraya kalabileceği düşünüp,katılamamaktan korkuyordum.

     Kurs bu hafta itibariyle başladı. İlk gün bazı endişelerim vardı, çok mu kalabalık olacak,eğitmenler kim acaba, teorikte mi kalacak yeterince atölye çalışması olabilecek mi? Daha önce ınternette kursiyerlerin pek çok eleştirisini özellikle eğitimle ilgili okumuştum ve aynı durumda kalmak istemiyordum açıkçası. Girişimcilik hocasıyla tanıştıktan sonra boş yere düşünüp durduğumu anladım. Kosgeb bu eğitimleri ihale yoluyla hazırlamış ve beklentilerin oldukça üzerinde önce onu söyleyim. İlk günden girişimcilikle ilgili bilgilerin yanısıra iş fikirlerimizle ilgili beyin fırtınası yapma şansını yakaladık. Hocamız Nilüfer Arıak (Akdan danışmanlığın sahibi) yılmadan bize eksiklerimizi,fikrimizin güçlü yanlarını,neleri hesaba katmamız gerektiğini,genel yanlışları öğretiyor. Aklımda bir kaç fikirle başladım kursa, ne yapacağıma burada karar vereceğim demiştim, en doğru yerde olduğumu düşünüyorum bunun için. Kurs sonunda bir iş planı hazırlamamız gerekiyor, bu iş planı onaylandığı takdirde girişimcilik destek programından yararlanmaya hak hazanıyoruz. Kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık var, destek oranı %70. Bir iş kurmak isteyen kadınlara tavsiyem Kosgeb Eğitim programlarını takip edin, hem ücretsiz ve çok kaliteli bir eğitim alacaksınız hem de kosgeb'in desteğini kazanacaksınız.

Üvey anne-baba olmak..

            Ne soğuk bir kelime değil mi üvey... Daha çocukken masallarda tanıştık onunla.. Kötü üvey anne, kızı tavan arasına kapatmış,evin bütün işlerini ona yaptırmakta ve kızın babası bütün olan bitene seyirci kalmaktadır. Daha sonra üvey anne ve babalarla ilgili yaşadıklarımız,duyduklarımız da pek iç açıcı değildir. Kendi çocuklarını korur,üvey olana yapmadıkları eziyeti bırakmaz ve çocuğu evden göndermenin bir yolunu arar dururlar. Annesi ölmüş zavallının üvey annesi bakıyor, babası bıraktı gitti bunları, annesi de ne yapsın evlendi, çocukların başında bir erkek olsun diye... Acıyarak bakılır böyle çocuklara, diğer çocuklar da canları sıkıldığında buradan vururlar çocukları, senin annen nerde? Niye anne diyorsun o kadına?

Başımızın belası-Migren

                
               
  Hayatımdan kimbilir kaç gün çalmıştır. Kaç günün kaç saatini karanlık odalalarda,başım zonklayarak, işlerimi erteleyerek,mide bulantısı içinde,geçmesi için dua ederek geçirmişimdir. Nasıl bir ağrı olduğunu çekenler bilir. Kadınlarda daha çok görüldüğü bir istatistik,bunu strese daha açık olmamıza,omuzlarımızdaki ağır yüke ve duygusal dalgalanmalarımıza veriyorum ben..

                 Migren atakları gelmeden önce birkaç sinyal yollar. Gözde ağrı,genel bir isteksizlik hali ve halsizlik benim aldığım ilk işaretler. İlacınız varsa bu noktada almanız atağın şiddetini azaltabilir,düzenli bir ilaç kullanmıyorsanız, kendinizce önlemler alabilirsiniz.

Çağdaş Kadın


         
       Rahmetli Türkan Saylan, çağdaş kadın;çalışan,üreten ve cebine parasını koyan kadındır demişti. Sevgiyle anıyorum kendisini. Genel olarak doğru olmakla beraber eklemek istediğim şeyler var. Eğitim almış,kişisel gelişimine önem vermiş,öğrenmekten vazgeçmemiş kadın hepimizin kabülü çağdaştır. Ancak çeşitli nedenlerle çalışmayan ama bu saydığımız özellikleri taşıyan birçok kadın biliyorum ben. Kuzenim çok iyi bir üniversiteden mezun olduktan sonra ancak 6 ay çalıştı. Aşık olduğu adamla evlendi,çocuk yapmaya karar verdi, çocuğum bakıcılarla büyüsün istemiyorum dedi ve çalışmamayı seçti.

Mutlu bir ilişki için...

            
    Sevgi ya da aşk mutlu bir ilişki için tek başına yeterli olmaz. Mutlu aşk yoktur derler, onu sonra tartışırız; sevgi de her sorunu çözmeye yetmez. Onu seviyorum ama ....., bu cümleler ilişkileri günden güne çıkmaza sokar. Böyle açmazlara girmemek için kadının da erkeğin de yapması gereken şeyler var. İlişkimizi düzeltmek için neler yapabiliriz:
  • Destekleyin
           Erkekler annelerinin yüceltmelerine alışık olduklarından, çevreden de sürekli hadi aslanım yaparsın gazı aldıklarından sizden de bunu beklerler. Onu acımasızca eleştirmek,kendine olan güvenini zedelemek, yaptıklarına burun kıvırmak yerine; onu onaylayan, destek veren bir tutum takının. Yaptığı ufak bir şey de olsa beğendiğinizi açıkca söyleyin. Desteklenen erkek sizin için daha çok şey yapmaya başlar, uzlaşmaya daha yakındır.
  • Karşılaştırmayın
           İrem'in sevgilisi ona ... almış, sen bana birşey almıyorsun.Kadın kendini İrem'le mukayese edip,ben de bunlara layığım derken;erkek İrem'in sevgilisiyle karşılaştırıldığını düşünür. Ondan memnun olmadığınızı; İrem'in sevgilisi gibi birini istediğinizi zanneder. Bunu yapmak yerine istediğiniz gerçekten hediyeyse, geçen gün ne gördüm diyerek ona almasını istediğiniz şeyi söylemek daha akıllıcadır.

Online Alışveriş


        Sabahtan akşama kadar mağaza mağaza gezen, vitrinlerin önünde durup dakikalarca bakan, alışveriş yaparken kendini kaybeden kadınlardan olamadım hiç … Gerçekten bir şeye ihtiyacım olduğunda alışverişe  çıkar, istediğimi bulduğumda alır,mağazadan hızla çıkarım. Şunu da deneyin diye dibimde biten mağaza danışmanları rahatsızlık oluşturur bende.
         Alışveriş benim gibiler için iyice zorlaştı. Mağazalarda bangır bangır çalan müzik, indirim günlerinde oluşan izdiham kaçma hissi uyandırıyor benim için. O yüzden son zamanlardaki tercihim online alışveriş siteleri. Burada dikkat etmemiz gereken nokta sitenin alışveriş güvenliği sertifikası (ssl). Bu amblemi içeren siteler güvenlidir, rahatlıkla alışveriş yapabilirsiniz. Sitede bu amblem yoksa,  ödeme şekli olarak kredi kartı değil, kapıda ödeme ya da havaleyi seçin. Internet kredi kartı dolandıcılarıyla dolu, bu yüzden dikkatli olmamız, bilgilerimizi paylaşmamamız gerekli.
        Benim tercihim Mango’dan yana. Çok rahat kullanılan bir site hazırlamışlar. Ürünleri seçerken bu ürünleri alanların aldığı diğer ürünleri görme ya da aldığımıza uygun diğer ürünleri görme şansımız var. İndirimdekileri ana sayfadan takip edebiliyoruz. Elimde tek ürünle mağazada dakikalarca sırada oflaya puflaya beklemekten kurtuldum böylece. İngilizceniz çok iyi olmasa da okuyacağınızı anlayacağınız kadar varsa Amazon ‘dan alışveriş yapabilirsiniz. Bazı ürünlerde ülke sınırlandırması var ama aradığınız çoğu ürünü bulabileceğiniz güvenli sitelerden. Eşimin tercihi e.bay.  Bu sitede ikinci el ürünler de bulmak mümkün.  Fiyat karşılaştırması için daha avantajlı, dolabını buradan çok ucuza yenileyen bir sürü kız arkadaşım da var. Teknoloji ürünlerinde tercihim İstanbul Bilişim. En yeni ürünleri en uygun fiyatla güvenle alabileceğiniz site burası. Teknolojik ürünlerde garanti koşulları çok önemli, ucuz ürünlerin garanti koşullarına çok dikkat edin. Bizim zekamız görsele yakın olduğundan teknik özellikler bize biraz uzak. O açıdan teknoloji ürünleri alırken teknik özellikleri konusunda bilgili olan birine mutlaka danışın. İstanbul Bilişim bu açıdan yüksek kalitede hizmet veriyor,sizi en pahalı olana değil,bütçenize uygun olanlardan en iyisine yönlendiriyorlar.
             Keyifli alışverişler…
     

Kadınlar ne ister?

          Erkeklerin kafasını en çok ne karıştırır derseniz tereddütsüz kadınlar derim. Onların zekası faklı geliştiğinden ve işlediğinden, kadınları anlamakta zorlanırlar. Bazen iş öyle bir raddeye varır ki isyan etme noktasına gelirler: ne yaparsam yapıyım yaranamıyorum,mutlu olmuyor,ne istiyor benden anlamıyorum!
         O kadar zor muyuz,üç bilinmeyenli denklem miyiz, hayır! Erkeklere bazı ipuçları:
  • Kadın güvenmek ister.
Sevildiğinden emin olmayan, sizin sadakatinizden şüpheleri olan kadın huysuzlaşır. Bir anda dedektife dönüşebilir: telefonunuzu karıştırır,e-maillerinize bakar,sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarınıza kafayı takar. Kontroller sıklaşır, işten aramalar artar,arkadaşlarınızla dışarıdayken telefon susmaz. Yanınızda kim var anlamak yada emin olmak için, ver bakalım Cem'i bir merhaba diyim diye deneme turları atabilir. Bunlar gene daha az dolaylı tepkilerdir. Bu durumda onu azarlamak,bağırıp çağırmak, neden bana güvenmiyorsun diye yakınmak yerine, güvenini kazanmak için uğraşın. Gerçekten sadıksanız ve onu seviyorsanız, ona ayırdığınız zamanı artırın. Cep telefonunuzu ortada bırakın, karıştırmasına büyük tepkiler vermeyin. Telefon çaldığında bakar mısın tatlım diyerek, onu rahatlatmanın yollarını bulun. Kadının hedefi belliyse, bir kız arkadaşınızı rakip olarak görüyorsa, ikisini bir araya getirin, başka türlü bu işin içinden çıkamazsınız. O kız arkadaşınızın yanında sevgilinize  yakın davranın ve onu övün. Bu durumda dikkat edeceğiniz başka birşey de ilginin dozunu ayarlamaktır. Daha önce hiç olmadığı kadar yakın davranırsanız yada alışkanlığınız yokken sebepsiz hediyeler almaya başlarsanız; iştee yakaladım,aldatmış,suçluluğundan yapıyor diyebilir. Abartılı sevgi gösterilerinden kaçının.
  • Çantada keklik olmayın.
Ona herşeyimi verdim, tek suçum onu sevmekti. Neden böyle soğudu benden anlamıyorum? Erkeklerin anlayamadıklarından biri daha.. İnsan ruhu dengelere dayanır, sürekli mutluluk içinde yaşayan, hiçbir derdi kederi olmayan insan kendine bir sorun aramaya başlar, bu da dengelemeye yönelik bir davranıştır. Acılar üzüntüler olmadan mutluluğu kavrayamayız, biri diğerinin yokluğudur. Bu durumda kadın mutlu değildir(sıkılmıştır)  bunu ya susarak ya uzaklaşmaya başlayarak yada daha önce onu heyecanlandıran şeyler karşısında tepkisiz kalarak gösterir. Yapılacak şey ya uzaklaşmasına( onunla ilgilenmeyen birinin peşine takılıp burnu sürtülünce  döner yada dönmeye yüzü olmaz) izin vermek yada oyunda yerini almaktır. Onu kaybetmek istemiyorum diyorsanız, onun rolünü çalın. Siz de soğuk davranmaya, surat asmaya, susmaya(kadının merak duygusu harekete geçer) başlayın. İçinizden gelmese de arkadaşlarınızla dışarı çıkın, arayacağınızdan emindir, kendinizi tutun ve aramayın. Arkasından koşmadığınızı gören  kadın şaşırır ve endişelenmeye başlar. Yakın bir kız arkadaşını devreye sokabilir, ağzınızın arandığını anladığınız an belki de zamana ihtiyacımız var gibi belirsiz,kafa kurcalayacak cümleler kurun. Konuşmayı özellikle kısa kesin, neşeli bir ses tonuyla konuşurken bunların kelimesi kelimesine karşıya gideceğini hesaplayın. Yokluğundan acı çekmediğinizi ve ondan vazgeçebileceğinizi gören kadın, geri adım atmaya başlar.

Liseli Eylemleri




Türkiye'nin dört bir yanında Liseliler eylemde. Pankartı çok beğendim Susma Haykır Haksızlığa Hayır!
Haklarını  almaları için hepimiz destek olmalıyız onlara, bu sınav iptal olmalı. Başka yolu yok.

                                         Destekliyoruz.

Akıllı kadın-yalnız mıdır?

              
              Akıllı kadın yalnızlığa mahkumdur diyenler var, fazla arkadaş edinemez, evde kalır diyenler var.. Nasıl bir korku saçıyorsa kadın,erkek egemenliği erk elden gidiyor diye sallamaya başlıyor.. Gene de bir ilerleme var kendilerinde,kabul etmek lazım. Eskiden saçı uzun aklı kısaydık şimdi kadın akıllıdır onun için tehlikedilir olduk..

                Bana kalırsa akıllı kadınların yalnız falan oldukları yok.. Onlar başkalarına bağımlı değiller sadece, her durumla başa çıkmayı zamanla öğrenmişler,ondan muhtaçlıkları yok. Çevreleri insan olsun diye tahammül edilenlerden değil seçilenlerden oluşur, az ama özdür. Kadın fırtına çıkarsa kimin kalacağını kimin sırra kadem basacağını adı gibi bilir. Herkese dostum demez, dost yol arkadaşıdır onun için..

                Karar verebilen bu kararların sonuçlarını göğüsleyebilen, üreten,ekonomik özgürlüğünü eline almış kadın dimdik ayakta durur;dalkavuklara,yalan sevdalara, bir erkeğin himayesine ihtiyacı yoktur. Onların yalnızlıkları bile kalabalıktır.

Analarının oğulları..

                 Anne-erkek çocuk ilişkisi psikologlarca didik edilmiş;içgüdü,ilk aşk,bağımlılık,yansıtma vb.. kavramlarla irdelene irdelene bir hal olunmuş bir ilişki..Baba-kız ilişkisi gibi zıt kutupların çekimi masumiyetinde kalmak istiyorum ben.. Bu ilişki çocuğun karşı cinsle ilgili algılarını  biçimlendiren en kuvvetli etmenlerden biri bu mutlak.
                 Muhteşem Yüzyıl'ı izlerken bir sahne beni benden aldı. Koskoca Kanuni annesinin bir sözüyle(aslanım bugün perşembe!) kendini halvette buluverdi. Güler misin ağlar mısın bir durum... Sen koskoca Avrupa'yı ayaklarının altına ser ama annen karar versin kimle ne zaman halvete gireceğine.

Gitti.. Bittim..

Demet Akalın şarkısı var ya,bittim gözün aydın-bittim helal olsun!! Şıkıdım,şıkıdım oynarız bu sözlerin üzerine.. Halbuki ayrılık özellikle de sevdiğimiz birinden ayrılık ne kadar hırpalar bizi... Sevgi ve alışkanlık ne kadar kuvvetliyse yıkıcı etkileri de öyle yoğun olur.. Önce bir kızgınlık olur,sayar dökeriz,sonra yapay bir aldırmazlık hali başlar amaaan çok da umrumdaydı,sonra en kritik devre başlar özleriz..

Başarı Öyküleri

150 bin YTL cirolu http://www.anneyiz.biz/ sitesinin kurucusu Pınar Yücel ve sitesiyle Türkiye”de ilk kez internetten sebze satan Tülin Akın, http://www.tarimsalpazarlama.com/ iki ”sanal” başarı örneği .Geçtiğimiz günlerde İstanbul”da, Conrad Otel”in büyük bir salonunda kadınlara yönelik farklı bir etkinlik vardı. Intel firmasının bu yıl ikincisini düzenlediği 30 Mart Kadın ve Bilişim Günü, ”Teknolojiyle Başarıyoruz” temasıyla kutlanıyordu. Bazısı yanında küçük çocuğuyla gelen çok sayıda kadın bilgisayarla buluştu o gün. Kimi hayatında ilk kez bir bilgisayara dokunuyordu, kimi internetin yeni nimetlerini keşfetmekle meşguldü. Kendilerine yardımcı olmak için orada bulunan gençlere, merak ettikleri her şeyi iştahla soruyorlardı. Bu arada yapılan konuşmalardan bilgisayarın ve internetin nelere kadir olabildiğini de dikkatle dinlediler. Konuşmacılar arasında ise iki kadın vardı ki yaşamları sadece birkaç yıl içinde, kendi yarattıkları internet siteleri sayesinde tamamen değişmişti.

Doğru Adam



Doğru adamı bulmak genellikle 25 yaş üzerinde belirtiler vermeye başlayan,vücudumuzun bebek istiyorum sinyalleriyle perçinlenen, evlenen arkadaşlarımızın sayısının artmasıyla tavan yapmaya başlayan bir sorundur.


Buna erken muhasebe dönemi de diyebiliriz. Önceki ilişkiler gözden geçirilir,bir kalemde silinen sevgililer gün be gün değerlenir, sevgisine dudak büktüğümüz insanlardan için için özür dilenir, bir umutsuzluk ve hayal kırıklığı başlar. İyileri hep kapmışlar,bu dönemin baba sözlerindendir. Kötüler bize kalmış, kötünün iyisini mi bulacağım ben şimdi? Bulmak burda havada kalacak eylemdir. Aramak gölgenin peşinde koşmaktır,o sizi ya bulur ya bulmaz.. Belki ne aradığınızı bilmiyorsunuzdur,bunu hiç düşündünüz mü? Uzun ilişkilerinizin neden bittiğine bir göz atmak sizin için doğrunun ne olduğunu belirlemenize yardımcı olabilir.

İlk randevu


Hoş bir adam,belki uzun süre beklediniz belki bir anda oldu herşey.. Buluşacaksınız, eliniz ayağınıza dolaştı, ne giyicem, ne yapıcam,nereye gideceğiz tabii bütün bunlara karnınıza giren kramp da eklenince panik atak durumu hasıl olmaya başlar.. Ulaşabilirseniz yakın bir arkadaşınızdan yardım isteyin. Bu arkadaş mümkünse doğruyu söylemekten çekinmeyen, herşeye aa çok güzel oldu, demeyen cinsten olsun,ne giyeceğinize beraber karar verin. Yalnızsanız, en sevdiğiniz ve içerisinde kendinizi rahat hissettiğiniz giysilerden birini seçin. Abartıya kaçmayın,oscar törenine gitmiyorsunuz. Makyajınız olabildiğince sade var ile yok arası olsun. Anahtar bakımlı ve sade olmaktır. Boya küpüne batmayın. Erkekler gözlere ve dudaklara bakarlar, gözlerinizi belirginleştirmek için rimel ve eyeliner yeterlidir yada açık renk bir far. Dudaklarınız için parlatıcılı, pastel renk bir ruj seçin. Kırmızı,ilk bulışma için-cinsel çağrışımdan da dolayı- uygun değildir. Fazla gecikmemeye özen gösterin ama erken de gitmeyin. Bir iki dakikalık rötar idealdir, gülümsemeyi sakın ihmal etmeyin. İki taraf için de bu gergin durumu yumaşatır. Yanına gitmeden önce nereye gidebileceğinizi siz de düşünün. O ikinizin de sevdiği bir yer bulmuşsa herşey kolaylaşır ama karar verememişse sizin bir fikriniz olsun. Nereye gidelim, sen söyle, yok sen söyleyle geçen zaman kaybına uğramayın. Yer seçerken sevdiğiniz ama anılarla dolu olmayan bir yer seçin.

Eğitimli Kadın

     
    Kadınların iş hayatına girmesi biliyorsunuz sanayi devrimine dayanıyor. Öncesinde kadınların ne eğitimi ne bir meslek sahibi olması  önemliydi. Kadın ev işleriyle uğraşır, çocuklara bakar, örgü gibi hobilerle gününü tamamlardı. Erkek hakimiyeti sanayi devrimiyle az da olsa bir sekteye uğradı. Kadınlar eğitim almaya ve iş hayatındaki yerlerini almaya başladılar. Bunu Avrupa da kolay atlatmadı. Kadınlara eğitim ve donanımlarının çok altında işler verildi, ücret politikasında açıkca çifte standart uygulandı. Erkekler kendilerince sınırları çizdiler işte.. Bugün bile benzer uygulamaları görmek mümkün. Dünyaca ünlü Boeing firmasının kadın çalışanları şirketleri aleyhine yüklü bir tazminat açtılar. Davanın konusu kadınlara görevde yükselmede çıkarılan zorluklar ve adil olmayan erkek yanlısı ücret politikasıydı. Kadınlar davayı kazandılar, mücadele etmeden olmadığının bir kanıtı..      

   Bugünün dünyasında da değişimler sınırlı halen ve yapılacak çok şey var. Ülkemizde doğuda kız çocukları okula kampanyalarla gidiyor, aileleri ikna etmek hiç kolay bir iş değil. Birleşmiş Milletler ve bakanlığın birlikte yürüttüğü projelerle, sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle ve bağışlarımızla kız çocukları okuyor. Ne yazık ki bölgede okul yetersizliğinden çocuklar bölge yatılı okullarına taşınıyor. Aileleri iknayı zorlaştıran, bazılarınca da mazeret olarak kullanılan bir olgu bu. Kız çocukları, ailelerinden uzak, hayat mücadelelerine başlıyor. Eğer büyük illlerden birinde özellikle de batıda doğmuşssanız, bu kadınlara göre açık bir üstünlükle başlıyoruz hayata. Eğitim almak için böyle bir mücadeleye girişmeye gerek yok, genel olarak bizim başarımıza dayalı oluyor eğitim hayatımız.

   Eğer bu şanslı kadınlardan değilseniz, ailenizin tutumu nedeniyle okul hayatınıza devam edemediyseniz, yaşınız kaç olursa olsun, mücadele edin. Açıköğretimi takip edin, başvurunuzu yapın, ısrarcı olun ve dayanın. Bu mümkün değilse belediyelerin açtığı meslek kurslarına katılın. Yeter ki isteyin, birşeyi gerçekten isterseniz, dağ olsa duramaz önünüzde..

Ergenlik.Kabus mu??

Benim o masum,bitanecik çocuğum gitti yerine bir canavar geldi. Onu tanıyamıyorum. Aileler bu durumun kendilerine yaşattıklarını genelde bu cümleyle özetlerler. Çoğu aklını kaçıracağını düşünür, özellikle anneler daha panik bir haldedirler. Zor bir durum baş gösterdiğinde kendilerini o kadar çaresiz hissederler ki ya ağlamaya başlarlar ya da çocuğu beni öldüreceksin gibi duygusal tehditlerle yola getirmeye çalışırlar. Önce bir sakin olun. Düşündüklerinizi değerlendirin. Bu düşünceler hep tek taraflı, öznel yargılardır. Siz bu durumdan etkilenensiniz, peki çocuğunuz ne halde? Asıl yardıma ihtiyacı olan çocuktur,bunu aklınızdan ne olursa olsun çıkarmayın. Hayatta ne kadar ağır yükümlülükleriniz olursa olsun en önemli sorumluluğunuz çocuğunuzun sağlıklı bir birey olmasıdır. Bunun için gereken savaşı ne kadar iyi verirseniz o denli sağlıklı ve mutlu bir çocuğa sahip olursunuz. Burda en önemli görev anneye düşer. Annenin doğuştan gelen,Tanrı vergisi bir duygusal içgüdüsü vardır. Ne olduğunu yada olacağını çocuğunun bakışından anlar. Eşinizin sizi desteklemesini sağlayın, farklı kararlar yada iki ses, sizi çocuğunuzun kontrolü altına sokar. Bir gemide iki kaptan olmaz. Sorun çözümlemede en etkili başlangıç-açık iletişimdir-. Çocuğunuzla hayatı paylaşın,en yakın arkadaşlarını, neler yaptığını,onu üzen şeyleri,beğendiği biri olup olmadığını,okul hayatını ondan öğrenin. Araya aracılar,amcalar-teyzeler,koymayın. Sadece başarılarında yanında olmayın, hatalarında ön sırada yerinizi alın. Bir hata yaptığında kızıp,bağırıp çağırmak yerine, neden sorusunu sormayı öğrenin. Cezalar, yeterince ilgilenilmediğini düşünen bir çocuk için,ilgi çekme aracı haline gelebilir; bunun yerine ödüllendirmeyi(abartıya kaçmadan)tercih edin. Ders çalışmayan,okulda başarısız bir çocuğunuz varsa, onu yerden yere vurup, Ahmetle-Ayşeyle karşılaştırmak yerine,ona nasıl yardımcı olacağınızı araştırın. Çocuğuza salak,gerizekalı demek onu bu hale getirmeye çalışmaktır. Çoğu dahinin öğrenme zorluğu yaşadığını, Edison'un 12 yaşında okuldan öğrenme zorluğu nedeniyle atıldığını hatırlayın. Çocuğunuzda başarısızlık korkusu olabilir, derslerinden takviyeye ihtiyacı olabilir, geç olmadan gereken önlemleri alın. Arkadaşlarınıza dert yanmak yerine, gerektiğinde bir uzmandan yardım almayı bilin. Çocuğunuzun farkında olmadığınız bir yeteneği olabilir, belki hayatına bu yetenek yön verecektir,çocukları bir kağıt parçasındaki notlarla değerlendirmeyin.

Ergen ebeveyni olmak


Şüphesiz dünyanın en zor işlerinden biridir. Daha önce genelde gözünüzün içine bakan, sözünüzden çıkmayan çocuğunuz isyan bayrağını eline almak üzeredir. Ebeveyinlerin elindeki mutlak güç ve bunun dayandığı otorite elden gitmek üzeredir.. Ailelerin kafası gayet karışık, kararları değişken, bu krizi nasıl atlatacaklarına dair fikirsizlik egemendir... Bu durumda anahtar kelime sabırdır. Disiplin tek başına kontrol sağlamaktan çok dağıtıcı bir hal alabilir. Çocuğunuza ilk yıllarından itibaren sevgiyle disiplin vermeyi öğrenin. Sevgi olmayan bir yerde ne saygı ne otorite kalıcı olabilir,bunu aklınızdan çıkarmayın. Bence bütün anne ve babaların elinde olması gereken bir kitap var. Prof.Dr. Atalay Yörükoğlu'nun Çocuk Ruh Sağlığı kitabı.http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=41176 Bu kitap size en zor durumlarda nasıl başedeceğinizi anlatmak için hazırlanmış. Bunu okuyun ve çocuğunuzun kişiliğinin oluşmaya başladığı yıllardan itibaren anlatılanları uygulayın. (Birçok psikoloğa göre bu iki yaş civarıdır). Şunu da aklınızdan çıkarmayın, bütün çocuklarda işleyecek sihirli bir formül yoktur. Her çocuk ayrı bir dünyadır ve sizin çocuğunuzu sizden iyi kimse tanıyamaz. Öğrendiklerinizi çocuğunuzun gereksinimlerine ve kişilik özelliklerine göre biçimlendirin.

Karşı cinsi keşfetme


Tam bu günlerde ilişkiler de değişmeye başlar. Daha önceleri beraber koşturup oynadığımız arkadaşlarımız da değişmektedir. Küçüklükten beri beraber olduğumuz erkek arkadaşlarımızla aramızda yavaş yavaş bir duvar örülmeye başlar. Kız arkadaşlarımızla daha çok vakit geçirmeye, erkek arkadaşlarımızdan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlarız. Sokaktaki oyun arkadaşımız eskisi kadar yakın değildir bize çünkü başka bir cinse aittir. Kadınlarda duygusal zeka bu dönemlerde iyice şekillenmeye başlarken erkeklerin daha mekanik bie zekaları vardır. Onlar aniden hırçınlaşmanıza,kırılmanıza,küsmenize,gelgit hallerinize bir anlam veremezler.. Daha önce incelemediğimiz erkek arkadaşlarımıza farklı bir gözle bakmaya başlarız. Yıllardır gözümüzün önündeki erkek arkadaşımızın aslında ne kadar yakışıklı olduğunu bir anda kavrarız. İşte bu kavrayış, bizdeki değişimin en önemli belirtilerinden biridir. Çevremizden olmayan birinin bizimle ilgilenmeye başladığını duyarız, beğenilmeye başlamışızdır. Biri bizi güzel,sevimli,neşeli yada çekici bulur. Bundan sonra ilişkilerimize bu algılamalar şekil verecektir. Belki de bu yüzden yakın erkek arkadaş edinmekte, bunu başkalarına kabul ettirmekte zorlanırız. Ateşle barut ne de olsa yan yana durmaz. Bir kadınla erkeğin bu kadar samimi olması mümkün değildir, muhakkak er ya da geç aralarında birşeyler olacaktır.. İlk çıkma teklifleri gelir,cinsel kimliğini yeni keşfetmeye başlamış,farklı dünyalara ait iki cins bir arada olma çalışmalarına bu dönemde başlar...

Genç kızlığa doğru..


   Küçük kız artık büyümeye başlamıştır. Bu ilk evreler regl öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılabilir. Vücut değişmeye başlamış,hormonlar harekete geçmiş, doğanın yadsınamaz kanunu ilk sinyallerini göndermeye başlamıştır. Psikolojik olarak tam bir kaostur, anne bu değişimle ilgili teknik bilgileri vermiş, bundan sonra ona eşlik edecek olan ped arkadaşla tanışılmış,hijyenik bilgiler edinilmiştir. Kız çocukları bunu arkadaşlarıyla bile paylaşmakta zorluk çekerler,çocukluktan büyüklerin dünyasına sert bir adımdır. Oyunlara katılmaz böyle günlerde ama nedeni sorulduğunda başım ağrıyor gibi sebepler sıralanır. Göğüsler büyümeye başladığından kız çocukları oyun oynarken daha dikkatlidir. Bir yandan bu yükü taşımaya çalışır,bir yandan da kendilerindeki bu değişimi oğlanlardan saklamaya çalışırlar. Bu günlere dair aklıma gelen bir anımı paylaşıyım sizinle. Oğlanların en büyük eğlencesi sütyen kontrolüydü.. Ders dinlemeye çalışırken birden sırtınıza uzanan bir el, sütyenin sırtınızdan bir an uzaklaşıp, pat diye sırtınıza yapışması, oğlanların kahkahaları... Bizde de utanç.. Bu duruma düşmemek için sütyen takmadığımız olurdu... Anneyle bunlar paylaşılmazdı, bu harekete cesaretlendirdiğimiz düşünülürdü belki...

Kadın olmak..

    Bir seçim neticesinde kazanılmış bir kimlik değil şüphesiz.Dünyaya çoğu açıdan 1-0 mağlup gelme hali. Erkeklerin bunu bir şans sanıp,kız doğmak varmış demesiyle gerçekte uyuşmayan durum. Güzellik her kapıyı açar imasıyla daha bir ezilmek. Kesin olan şey başa çok iş açtığı..